O aşk çağı geri dönmeli
O aşk çağı geri dönmeli
Soğuk bir sonbahar günü
Yaprakların hışırtısı beynime karınca sürüsü gibi saldırıyor
Sahte mutluluklara aldanmanın yorgunluğuyla solmuş güllerin üzerinden yürüyorum
Sadece hayallerimi değil, hayatın gerçekliğinin yükünü de yaşadığımı düşünüyorum
Ancak her bahara yalınayak girerdim, yalınayaklarımı unutarak, mavi bir at gibi sonbahara dörtnala koşardım
Bilinmeyen yolları keşfeder, güneş ışığının tadını çıkarırdım, elimde kuru bir incir, damağımda bir damla gözyaşı
Yeşil ağaçların, kırmızı tomurcukların ve sarı papatyaların yetiştiği tarlalarda, kehribar gözlü ceylanlar bana bakmaktan hiç usanmazlardı.
Ve şimdi ne yaşamış ne de ölmüş bir aşkın gözyaşlarını kurutmakla meşgulüm
Solgun, ölü gözlerle etrafa bakıyorum
Dünya gözlerimde bomboş ve anlamsızlaşıyor
İki yüzlü hayatların gazabına maruz kalmış günlerden farklı değilim
Karanlık rüzgarlar tüm gücüyle esiyor
Tutunacak bir dal arıyorum, sadece etrafta çığlık atan bir uçurumun sesi
Sessizlik, durgunluk – sonsuz yükümlülüklerin en ağır yükümlülüğü
Geçmişte bu soruyu birçok kez sordum, bir kez daha soruyorum, nefesime
Dünyadaki tüm insanlar sonunda ana toprağın koynuna düşeceklerse eğer
Gençliğin filizleri, yaşlılığın ağaçları.
Hayatın bize verdiği her şey doğaya dönecekse eğer?
Peki bu gizem, bu doymak bilmezlik nedir?
Beni beşik kadar yorgun yapan bu günahkar kim?
Sen kimsin, geceleri dertlerimi anlatamadığım, denizleri vahşi bir gelgit gibi kabartan,
Ah, kollarımda, kaybettiğim her şey
Sonsuz dağların eteğindeki bir çayır gibiydim
Her unutulmuş kıyıda sonsuzluğa doğru akan bir nehrin hışırtısı
Kızılcıkların, sakız ağaçlarının
Çiçek açıp büyüdüğü,
Sekoyaların gölgesi, o vahşi kükremelerin büyüdüğü yer
Şimdi rahatsız edici bir susuzluk
Damarlarımı kabartıyor .
Aklım diyor ki: Her şeyi renksizleştiren o gri gökyüzüne bak ve son nefesine kadar çığlık at
Gri, sisli gökyüzüne bakıyorum ve sesim kısılana kadar çığlık atıyorum
O vahşi mırıltılar, o büyülü aşkların gizemleri,
Unutulmuş tüm kıyılarda çiçeklerin özgürce çiçek açtığı ve büyüdüğü o çağlar geri dönmeli, geri dönmeli, geri dönmeli.
15/10/2024-Paris
MÜƏLLİF: CAROLİNE LAURENT TURUNC