Mustafa Özke
SÖZLERİN RUHUNDA GİZLENEN IŞIK
Mustafa Özke, 13 Ocak 1969’da Selanik kökenli bir ailenin ferdi olarak Adana’da dünyaya geldi. Bu zengin tarih ve kültür mirası, onun sanatına derin bir ruh kazandırdı. Özke, sadece bir şair ya da hikâyeci değil, Türk edebiyatında bireysel ve toplumsal değerleri ustalıkla harmanlayan özel bir isimdir.
Edebiyat yolculuğu, onun gazetecilik serüveniyle paralel ilerledi. Gazeteciliğe 1989’da Yeni Adana Gazetesi’nde başladı. Bu meslekte edindiği gözlem gücü ve insan hikâyelerine olan duyarlılığı, eserlerine benzersiz bir derinlik kattı. Belgesel projeleri ve makalelerinde olduğu gibi edebi eserlerinde de yaşanmışlığın izleri belirgindir.
Özke’nin eserleri, Çukurova’nın geniş ufuklarından, insanlarının hayallerinden ve zorluklarla yoğrulmuş hayatlarından ilham alır. Ancak onun kalemi, yerelden evrensele uzanan bir köprüdür. “Zifiri Karanlıkta Bir Mum Işığı” gibi eserlerinde, bireyin karanlıkta aradığı ışık, aynı zamanda insanlığın ortak umut arayışına bir göndermedir.
Mustafa Özke, çok yönlü bir sanatçıdır. Şiir, hikâye, belgesel metinleri ve denemelerle Türk edebiyatında zengin bir iz bırakmıştır. Şiirlerinde bireysel duygular ve toplumsal gerçeklik iç içe geçer. “Sapan” ve “Deniz Feneri” gibi şiirleri, insanın kendi içsel yolculuğunu anlatırken, toplumun aynası olmayı da başarır.
Eserleri müzikle de buluşmuş, şiirlerinden bestelenen şarkılar geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. “Var mı İstanbul Kadar” gibi eserleri, kelimelerle notaların harmanlandığı bir sanat şöleni sunar. Bu yönüyle Özke, sadece bir edebiyatçı değil, aynı zamanda farklı sanat dallarını bir araya getiren bir sanat işçisidir.
Mustafa Özke, yaşadığı coğrafyanın insanlarına ve tarihine olan derin bağlılığını eserlerine yansıtır. Ancak onun kalemi, bu sınırların çok ötesine geçer. Özke’nin öyküleri, bireyin iç dünyasıyla toplumun dinamikleri arasındaki ince çizgide dolaşır. Yerel olanı evrensel bir dille anlatma becerisi, onun edebiyatını zaman ve mekânın ötesine taşır.
“Cumhuriyet Çocukları” gibi belgesel projelerinde tarihsel bir sorumluluk üstlenirken, “Canevi” ve “Kum Kamyonları” gibi öykülerinde insanın ruhsal derinliklerine iner. Bu yönüyle o, geçmişle bugün arasında bir bağ kurarken, geleceğe de ışık tutar.
Mustafa Özke’nin edebi yeteneği, aldığı ödüllerle de kanıtlanmıştır. “İğne Oyası” adlı öyküsüyle Hacı Bektaş-ı Veli Ödülü’nü, “Sapan” şiiriyle Kaygusuz Abdal Özel Ödülü’nü kazanması, onun eserlerinin hem derinliğini hem de evrenselliğini ortaya koyar. Bu ödüller, onun kaleminin gücünü ve toplumsal sorumluluğunu bir kez daha vurgular.
Mustafa Özke, Türk edebiyatında duruşu, eserleri ve sanata olan bağlılığıyla özel bir yere sahiptir. Onun yazın hayatı, bireyin duygusal derinliğiyle toplumun ortak değerlerini bir araya getirir. Bu, yalnızca bir yazarın değil, aynı zamanda bir anlatıcının, bir tarihçinin ve bir sanatçının misyonudur.
Özke’nin kalemi, insanın yüreğine dokunan bir nefes, edebiyat dünyasında yankılanan bir sestir. O, sadece yaşadığı toprakların değil, insan ruhunun ortak hikâyesini de yazmaya devam eden bir kalem ustasıdır.
Kaleminin ışığı, Türk edebiyatını aydınlatmaya devam edecektir.
Cahangir NAMAZOV,
“YAZARLAR” jurnalının redaksiya heyətinin üzvü, Özbəkistan üzrə təmsilçisi.
MUSTAFA ÖZKE’NİN ÖZGEÇMİŞİ
Mustafa Özke, 13 Ocak 1969 yılında Adana’da doğdu. Selanik asıllıdır. İlk, orta ve lise eğitimini Adana’da tamamladı. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin 2. sınıfından ayrıldı. Muhabirliğe 1989 yılında Yeni Adana Gazetesi’nde başladı. Çeşitli gazetelerde görev aldıktan sonra emekli olup edebiyata yoğunlaştı.
Adana Altın Koza Film Festivali’nde finale kalan ‘Büyüksaat’ten Taşköprü’ye ve Seyhanspor’un 100. Yılı’nda hazırlanan ‘Cumhuriyet Çocukları’ belgeselinin de metin yazarlığını yapan gazeteci Mustafa Özke’nin, ‘Cem Alfabesi’, ‘Kum Kamyonları’, ‘İğne Oyası’, ‘Dışarıdaki Ben’, ‘Mor Penalı Mandolin’ ve ‘Umut Tohumları’ gibi kısa öyküleri çeşitli edebiyatçılar tarafından seslendirildi.
“Sürekli Basın Kartı” sahibi olan Mustafa Özke’nin “Var mı İstanbul Kadar” ve “Yalnız Kal Anla” adlı eserleri ünlü besteci ve söz yazarı Serhan Kelleözü tarafından bestelendi.
Türkiye dışında Bosna – Hersek, Suriye ve Kuzey Kıbrıs’ta fotoğraf çalışmalarına katılan yazar Mustafa Özke’nin ‘Çatırya’, ‘Zifiri Karanlıkta Bir Mum Işığı’ ve ‘Kısa Öyküler Uzun Yaşamlar’ adlı üç kitabı bulunmaktadır.
PUDUHEPA VE HACI BEKTAŞİ VELİ ÖDÜLLERİNİN SAHİBİ
Öte yandan, gazeteci yazar Mustafa Özke’nin aldığı ödüllerden bazıları şöyle; Adana’da 2018 yılı Puduhepa Onur Ödülü, Nevşehir’de ‘İğne Oyası’ öyküsüyle Hacı Bektaşi Veli Ödülü, Antalya’da ‘Sapan’şiiriyle Kaygusuz Abdal Özel Ödülü, Osmaniye’de ‘Nisan Yağmurları’ şiiriyle M. Cemal Şenadam Özel Ödülü, İstanbul’da ‘Karpuz Çekirdeğinden Entariler’ öyküsüyle Sennur Sezer başarı ödülü, Adana’da ‘Kendini Sevmekle Başla Hayata’ köşe yazısıyla birincilik ödülü, Ankara’da ‘Zifiri Karanlıkta Bir Mum Işığı’ röportajıyla ikincilik ödülü, Gaziantep’te ‘Canevi’ şiiriyle Vahittin Bozgeyik ikincilik ödülü, Adana’da ‘Cimri’ köşe yazısıyla mansiyon ödülü, Osmaniye’de ‘Deniz Feneri’ şiiriyle üçüncülük ödülü, Malatya’da ‘Umut Tohumları’ öyküsüyle başarı ödülü, Mersin’de ‘Silifke’ şiiriyle mansiyon ödülü, Malatya’da ‘128 Ramiz’ öyküsüyle başarı ödülü, Kütahya’da ‘Papatyalar’ şiiriyle özendirme ödülü, Adana’da ‘Yelken’ şiiriyle üçüncülük ödülü, 2019 yılı ‘Yaka Mendili’ köşe yazısıyla ÇGC Özel Ödülü, Osmaniye’de ‘Burgazada’ şiiriyle başarı ödülü…
rest
şart değil
doludizgin yaşamak
elindekiyle yetinmeyi bileceksin
mesela
tek kalırsan kavganda
sırtını verip duvara direneceksin
inadına
kapışacaksın barikatta
ne yenilecek ne pes edeceksin
uğrunda
ölecek dost bulursan
restini çekip yüreğine gideceksin.
inat
önünde
bekle
vapurların…
ilk
gelen martıya
bir parça simit at!
gör bak
diğerleri
nasıl geliyor
rüzgara inat…
can evi
yüzünü
suya sermiş
servilerin
serinliğini
severmiş serçeler
sakarcalar
sarı sıcaktan
sazlıklara
sığınırmış
birer birer
öğrendim
selde
yuvarlanan
taş da yosun
tutmazmış meğer
ve insan da
severmiş
yosun
bağlayacak
gönül bulursa eğer
sen de serçe ol
sakarca ol
yosun ol
aç can evini canlara
dünya malına değer.
iki
fincan
dilimde
mürekkep
yangınları
dizimde martılar!
seninle
başka güzel
iki fincan kız kulesi
bir yudum üsküdar!
sır
gece
gemileri
gibiydin…
kimse
bilmezdi
içimden
geçtiğini!